Türkiye’ de yıllardan beri kangrenleşmiş sorunları güya çözmek ve Erdoğan’ın kendi kafasında şekillendirmiş olduğu Türk tipi başkanlık sistemini yaşama geçirmek üzere toplumun gündemini aylardır meşgul eden, 21 madde olarak meclis komisyonlarına getirilen yeni anayasa taslağı büyük gümbürtüler, seviyesiz kavgalar ve birçok ayak oyunundan sonra 18 madde olarak mecliste onaylanıp referanduma götürülmek üzere kabul edildi.
T.C Devletine ait nisbi demokratik özellikleri olan 1921 yılındaki anayasayı saymazsak 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının tamamını askeri darbeler sonunda ortaya çıkarılmış, anti Kürd, antidemokratik, faşist ve dayatmacı anayasalar olarak tanımlayabiliriz.
Kaba şekliyle bir tarif yapacak olursak anayasaların toplumun tüm katmanlarını temsil eden ve onların sorunlarına çözüm getiren bir özellik taşıması gerekmektedir. Ancak T.C Devletinde her askeri darbe sonucunda oluşturulmuş anayasa metinleri katılımcı, kapsayıcı ve özgürlükleri teminat altına alan herhangi bir özellik taşımadığı gibi toplum katmanlarını temsil noktasında da siyasi partilerin, sivil örgütlerin, demokratik kurumların ve kanaat önderlerinin fikir ve önerilerine başvurulmayan aksine onlardan gelen hiçbir öneri dikkate alınmadan sadece devletin bekasını önceleyen egemenlerin çıkarlarına hizmet eden, en önemlisi de Kürdlerin varlığını yok sayan özelliklere sahiptirler.
Geçmişteki anayasa ve ona bağlı yasalar böyle olunca toplumdaki dengesizliklerin ve rahatsızlıkların giderek büyümesi kaçınılmaz bir hal almıştır. Ayrıca günümüzde nüfusu 20 milyonun üzerinde olan Kürd Halkının haklı ve meşru ulusal demokratik talepleri ve hakları dikkate ve teminat altına alınmadan bu ülkede huzur, güven, istikrar ve demokrasiden bahsetmek asla mümkün olmayacaktır.
Yukarıda yazdıklarımızdan da anlaşılacağı üzere Türkiye’ de mevcut tüm sorunların kaynağında Kürd meselesinin varlığı ve aynı zamanda devletin Kürde üvey evlat yaklaşımı rahatlıkla görülebilmektedir. Bu anlamda eğer Türkiye Avrupa Birliğine dâhil edilmiyorsa, gerçek anlamda bir demokrasiye sahip olamıyorsa ve kalkınmada istenilen düzeyi yakalayamıyorsa bunların tamamında ülkeyi yönetenlerin Kürd kaygısı ya da Kürdlerin bir şeylere sahip olabilme kaygısı yatmaktadır. Açıkçası tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan anlayışı ve buna bağlı pratikler Türkiye’ nin gelişmesini de çok ciddi bir biçimde engellemektedir.
Son anayasa tartışmalarında Kürdün adı geçmez ve esamisi okunmazken sözde Kürd partisi olarak parlamentoda bulunan HDP’ li milletvekillerinin Kürdlerin haklarını gündeme taşımak yerine salt Erdoğan ve AKP düşmanlığı üzerinden konulara müdahil olmaları hem düşündürücü hem de ibret verici bir durumdur. Yeminli Kemalistlerle sadece AKP ve Erdoğan düşmanlığı üzerinden siyaset yapmayı marifet belleyen HDP’ liler sayesinde bir kere daha anayasa tartışmalarında Kürdler görmezden gelinip yok sayılmışlardır.
Peki Kürdler Bu Referandumda Ne Yapmalı???
Kürdler kendi adlarının olmadığı ve mevcut Kürd sorununa çözüm getirmeyecek herhangi bir metnin tarafı olmak zorunda değiller. Bu anlamda kendisini Kürdistani olarak niteleyen irili ufaklı tüm parti ve örgütler Kürdleri yok sayan ve Kürd sorununa herhangi bir çözümü öngörmeyen bu anayasa metnini, mevcut rejimi ve buna bağlı olarak müesses nizamı savunan tüm tarafları onun taraftarı veya muhalifi olmayan bir blok oluşturmak suretiyle teşhir ederek meydanlarda hatta ev ev dolaşarak Kürd halkının muhatabı olduğu bütün haksızlıkları anlatarak önemli bir Kürd kitlesini anlamlı bir boykot anlayışıyla örgütlemelidirler.
Böyle bir tutumla, temelde Kürd sorununa birbirinden farklı bakmayan; sadece devletin bekasını düşünen ve Türk halkına yönelik hesap yapan evet ve hayırcılara karşılık Kürd halkının sorunlarının ivedilikle ve adil bir biçimde çözülmesini bekleyen yığınların varlığı ispatlanmalıdır.
Şurası iyi bilinmelidir ki Kürd siyasi yapıları kendi milli meselesini doğru araçlar kullanarak demokratik bir zeminde ülkeyi yönetenlere ve dünya kamuoyuna anlatamazlarsa başkaları Kürdlerin gasp edilmiş haklarını hiçbir koşulda kendilerine iade etmeyecektir.
Kürdün adının olmadığı yerde Kürdün oyunu çantada keklik gibi görenlere tarihi bir ders vermenin tam da zamanıdır.
Saygılarımla
26/01/2017 İSTANBUL
M. Hüseyin TAYSUN
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.